Tanıklıklar. Chikungunya yakaladılar: "Birdenbire 30 yıl yaşlanmak gibi."

"Kalkmam gerektiği anda dayanılmaz oldu, her yerim bükülmüştü. Her adım tam bir işkenceydi," diye hatırlıyor 51 yaşındaki Agathe. Réunion adasının bu sakini, komşularının çoğu gibi , nisan ayının başlarında chikungunya hastalığına yakalandı. "Sanırım etrafımdaki herkeste var, bir veya iki istisna dışında. Neredeyse evrensel," diye bildiriyor. Bu denizaşırı bölgede, mayıs ayının sonuna kadar yaklaşık 52.000 vaka biyolojik olarak doğrulanmıştı. "Bu hastalığa yakalanmamış çok fazla insanla karşılaşmıyorum," diye doğruluyor 58 yaşındaki Philippe. Réunion'da yaşayan bu anakara Fransız sakini de mayıs ayının başlarında sonuçlarına katlandı. "Ayağa kalkamıyorsunuz, her yeriniz ağrıyor... Kollarınızda ve baldırlarınızda o kadar çok ağrı ve sızı var ki, sanki aniden 30 yıl yaşlanmışsınız gibi," diye anlatıyor.

Eklem ağrısına ek olarak, Philippe yüksek ateş olduğunu ve ayrıca Agathe gibi şiddetli bir döküntü olduğunu bildirdi. "Yavaş yavaş oldu: Sabah kollarımda biraz vardı ve günün sonunda her yerimdeydi. Vücudumun her yerinde kaşıntı vardı: kulaklarımda, burun deliklerimde, göz kapaklarımda... Korkunçtu, sanki denizanasıyla dolu bir küvete atılmışım gibiydi," diyor Agathe.

Hint Okyanusu takımadalarında, chikungunya salgını Mart ayının sonunda zirveye ulaştı ve o zamandan beri vakalar azalıyor, sağlık yetkilileri bu Çarşamba günü beş yeni kişinin ölümünü kaydetmiş olsa da. Şimdi Pazartesi günü salgın aşamasına geçen Mayotte endişe yaratıyor. 18 yaşındaki Prince, bir ay önce hastalığa yakalandı ve "gerçekten korktuğunu" söylüyor. "Ateşim, eklem ağrım ve mide bulantım vardı. İkinci gün hayatımın en kötüsüydü: Hareket edemiyordum, gerçekten bitkindim. Felç gibiydi," diye açıklıyor genç adam.

Bakıma alındıktan sonra hastalar genellikle hastalığın yayılmasını önlemek için belirli adımlar atmaya teşvik edilir. Prince, hastanede "doktor bana başkalarına bulaştırmamak için yedi gün evde kalmamı söyledi" diyor. Floor, Réunion Adası'na yaptığı bir iş gezisinden sonra Paris'e döndüğünde ilk kez chikungunya semptomlarını yaşadı. Otuz yaşındaki doktor, "Pasteur Enstitüsü'ndeki doktor, hastalığı yaymamak için bir hafta bölümde kalmamı ve kısa giysiler giydiğimde sivrisinek kovucu kullanmamı söyledi. Uyumak ve başkalarına bulaştırmamak için bir cibinlik almamı önerdi" diye açıklıyor.

Ancak ağrıyla karşı karşıya kaldığınızda, ağrı kesicilerden başka pek fazla çözüm yoktur. Philippe, "Ağrı kesiciler kullandım, ancak yapabileceğiniz pek bir şey yok. Sabırlı olmalı ve her şeyin düzelmesini beklemelisiniz," diyor. Agathe, "Papaya yaprağı infüzyonları aldım, ancak bana bir faydası olup olmadığından emin değilim," diye itiraf ediyor.

Çoğu hasta hastalıktan birkaç ay sonra yan etkilerden muzdarip oluyor. "Hala ağrım var. Sabahları kalkmak hala zor ve yeni bir ağrım var. Ayak bileklerim hala biraz şiş. Spora geri dönmeye çalıştım ama bu çok kötü: Kısa bir koşuya çıktığımda sanki 60 kilometre koşmuşum gibi oluyor," diye iç çekiyor Agathe. "Ayak bileklerim ve baldırlarım hala ağrıyor. Bacaklarımda büyük kırmızı lekeler var. Sabah kalktığımda sanki bir gün önce yürüyüşe çıkmışım veya maraton koşmuşum gibi her yerim ağrıyor," diye ekliyor Philippe.

Daha genç olmasına rağmen, Floor da bu etkilerden muaf değil: "Eklem ağrılarım devam ediyor. Zaman zaman geri geliyor, özellikle sabahları eskisi gibi tamamen hareket edemediğimde," diyor genç kadın.

Philippe sivrisineklere karşı artık daha dikkatli olduğunu söylüyor: "Artık bunun hoş bir şey olmadığını bildiğimden, eskisinden daha dikkatliyim çünkü bir daha yakalanmamaya çalışacağım. Chikungunya'ya tekrar yakalanmamak için tropikal sivrisinek kovucu kullanıyorum." "Bir sivrisinek gördüğümde, o küçük yaratıkların vücuduma yaptıklarını hatırlayıp ürperiyorum," diye itiraf ediyor Agathe.